Bu içerik, Klinik Psikolog Pelin Bingöl tarafından hazırlanmıştır.
Duygulanım / Duygudurum Nedir?
➢ Duygulanım, bireyin bir olaya ilişkin duygu durumu ve duygusal tonudur.
➢ Duygulanım ruhsal yaşantının sürekliliği içerisinde belirli bir ton oluşturur. Bu tondaki değişmeler, hem kişinin öznel biçimde algıladığı, hem de düşünce ve davranışlarına yansıyan duyguları oluşturur.
➢ Duygu tonunun uzun süre devam eden haline ise duygudurum denilmektedir.
➢ İki tanım arasındaki farkı iklim ve hava durumu benzetmesiyle açıklamak durumu oldukça anlaşılır kılmaktadır. Duygudurum nispeten daha uzun süre devam eden şeyleri temsil ettiği için iklim, duygulanım ise olaylara bağlı olarak çabuk değişebilen bir özelliğe sahip olduğu için hava durumu olarak ayırt edilebilinir.
Duygulanımla İlgili Semptomlar
➢ Depresif duygudurum: Keder, elem, ümitsizlik, mutsuzluk halinin yoğun hissedildiği duygu durumudur.
➢ Öforik(taşkın) duygudurumu: İçinde bulunduğu duruma uymayacak şekilde kendini iyi hissetmesidir. Duyguların fazla fazla hissediliyor olduğu bir duygudurum. Kısaca heyecanında, öfkeninde, neşeninde fazla fazla taştığı bir durum olarak düşünülebilinir. Bu durumda genellikle bir günden bir güne değişmez. Üç, beş veya on gün sürebilir. Depresyon gibi uzun süreli değildir ancak bir duygudurumdur.
➢ Ötimik duygudurumu: Depresyon ve manik belirtilerin gözlenmediği olağan duygudurumu halidir. Denge ve uyum iyilik işareti olduğu için duygu durumumuzun ötimik olması ruh sağlığımızın iyi olduğunu işaret etmektedir. Duygulanımımız ruh sağlığımız yerinde de olsa da gündelik değişikliklere açıktır. Örneğin iş yerinde tatsız bir şey olmuştur ve keyfimiz kaçmıştır. Ancak işten sonra eve gelip televizyonda hoşumuza giden bir şeyler izleyince kendimizi iyi hissetmişizdir. Kısaca gün içinde duygulanımınız değişkenlik gösterse de duygu durumunuz ötimik olmaya devam etmektedir.
➢ Disforik duygudurumu: Yaşamdan ve kendinden memnuniyetsizlik, mutsuzluk ve sıkıntı ile duygudurumudur. Huzursuzluk ve depresyonu harmanlayan bir duygu olarak düşünmek mümkündür. Kısaca kişinin kendinden, kendi varlığından, dünyadan hatta hiçbir şeyden memnun olmama halini ifade etmektedir. Sürekli ‘’boğuluyor gibiyim, içim daralıyor, sıkıntıdan paylayacağım’’ diyerek derin derin iç çeken insanlar bu duruma örnek olabilir. İntiharın önemli göstergelerden biridir o nedenle disforinin varlığı dikkate alınmalıdır.
➢ Anksiyete: Disfori duygusu ve gerginliğin somatik semptomların eşliğinde, gelecekte olabilecek bir tehlikeyle ilgili olarak endişeli beklentiler içinde olmaktır. Anksiyete’nin
kendine özgü el titremesi, çarpıntı yani tamamen o adrenalin sisteminin devreye girmesinden kaynaklı fiziksel belirtileri vardır. O nedenle anksiyete var ise fiziksel belirtiler mutlaka vardır.
➢ Aleksitimi: Kişinin duygularını, heyecanını, duygusal tepkisini, kısaca duygu durumunu ifade etmekte zorluk yaşamasıdır. Başka bir ifadeyle kişi hissediyor ancak hem tanımlamakta hemde
ifade etmekte kelimesel bir güçlük yaşıyor. Bu durum travma sonlarında da yaşanabilecek bir problem olabileceği gibi bir kişilik özelliği de olabilir.
➢ Güzel aldırmazlık: Kişinin içinde bulunduğu durum ile uygun olmayan bir iyilik hali göstermesidir. Kısaca kişi aslında kendini iyi hissetmemektedir ancak neşeliymiş gibi davranmakta ve dışarıdan da mimiklerine bakıldığında iyi hissediyormuş gibi görünmektedir.
Örneğin bu kişiler yaşadığı sağlık probleminden söz ederken sanki başka birinin hastalığından bahsediyormuş gibi kayıtsız kalmaktadırlar. Bu durum konversiyon bozukluğu olan kişilerde
sık görülmektedir.
➢ Elasyon: Çoşku, neşe, kendini beğenme, öfori, memnuniyet ya da iyimserlik hislerini içeren duygudurum. Başka bir ifadeyle öförinin bir kademe üst hali gibi düşünülebilinir.
➢ Ekzaltasyon: Ekzaltasyon için öförinin iki kademe üst hali gibi düşünülebilinir. Hatta ekzaltasyon dediğimizde artık o ruh haline büyüklük hezeyanlarıda eklenmiş olmaktadır. Yani
artık orada taşkınlığın üstüne bir de büyüklenme, kendini çok önemli görme gibi durumlar devreye girmektedir.
➢ Uygunsuz duygulanım: Kişinin düşünce ve konuşması ile buna karşı gösterilen duygusal tepki arasındaki uyumsuzluktur. ‘’Çok üzgünüm, kendimi çok mutsuz hissediyorum’’ diyen bir
kişinin bu cümleleri gülerek söylemesi bu duruma örnektir. Kısaca hissettiği duygu ile tarif ettiği duygunun uyumlu olmama halidir. Kayıp yaşayan bir kişinin cenazede gülmesi bu
durumu bir miktar anlatan bir şey olsa dahi bu tepki kimi zaman yastaki doğal bir süreçten kaynaklı olabilir. O nedenle kesin ve net olarak uygunsuz duygulanıma bir örnek olmayabilir.
➢ Kısıtlı – künt duygulanım: Duygusal tepkilerin dışa yansıtılmasında ileri derecede kısıtlılıktır. Daha çok şizofrenide görülmektedir.
➢ Düz duygulanım: Duygusal tepkilerin neredeyse kaybolduğu ve hissiz bir yüz ifadesinin
izlendiği durumdur.
➢ Oynak duygulanım: Duygulanımda depresyon, öfori ve anksiyete arasında ani ve hızlı değişmeler. Başka bir ifadeyle duygulanım gün içinde devamlı olarak değişmektedir. Daha çok
mani, histeri ve okb vakalarında görülmektedir. Histeriklerde daha çok bir tiyatro sahnesinde gibi hissetmek mümkündür. Manide ise özellikle disfori gibi bir şey var ise içinde disforiden
öföriye, öföriden disforiye değişmektedir.
Bir önceki yazımız olan PSİKOLOJİK DEĞERLENDİRMELER İLE İLGİLİ ETİK KURALLAR başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.