Farkında olalım ya da olmayalım hepimiz hayata dair belirli şemalarla yaşıyoruz. Aşka dair de beklentilerimiz, inançlarımız ve hayallerimiz var. Beklentilere sahip olmak, fanteziler kurmak bir yandan dünyamızı zenginleştirirken diğer yandan bize sınırlar koyabiliyor. Romantik filmler de tam olarak bu sınırları belirleyen şeyler olarak karşımıza çıkabiliyor. Birçoğumuz filmlerde ne olursa olsun birbirinden asla vazgeçmeyen, bütün zorluklara göğüs geren, yoğun çabalar harcayan çiftleri aşırı sempatik buluyor ve gözyaşları içerisinde yaşananlara tanıklık ediyoruz. Örneğin 50 İlk Öpücük filminde kısa süreli hafızasından ötürü yaşananları her gün unutan Drew Barrymore’a aşık olan Adam Sandler, onun gönlünü kazanmak için her gün yeniden çabalamak zorundadır. Peki ya gerçek hayatta?
Romantik filmler bize belirli şemaları aşılıyor ve bunlara hayatımızı tamamen adayıp bu doğrultuda yaşamaya başladığımızda en büyük zararı gene kendi aşk hayatımız görüyor. Aşağıda bu şemaların 8’i yer alıyor;
- İlk Görüşte Aşk: Evet birinden ilk görüşte etkilenmeniz gayet olası. Hatta bilimsel araştırmalara göre birini çekici bulup bulmadığımıza ilk birkaç saniyede karar veriyoruz. Ancak bu duyulan beğeni cidden bize romantik filmlerde gösterildiği gibi aşk mı?
- Aşk İçin Acı Çekmenin Yüceltilmesi: Türk dizilerinde görürsünüz, adamla kadın birbirini severler ve milyonlarca engelle boğuşurlar, inanılmaz acı çekerler. Gene de vazgeçmezler. İşte bu filmler ve diziler bize tam olarak bu fikri aşılıyor; aşkın uğruna savaşılması gereken acı verici bir şey olduğu… Aksi takdirde yaşanmaya değmeyeceği.
- Kötü Çocukların Değişebileceği: Crazy, Stupid, Love’ı hatırlar mısınız? Ryan Gosling çapkın, kimseye bağlanmayan bir karakterdir. Hatta Steve Carell’ı da bu yönde değiştirmeye çalışmaktadır. Ancak bu süreçte Emma Stone’a aşık olur. Ve her şey değişir. Peki 10 Things I Hate About You’daki çılgınca aşık olan ve mükemmel birine dönüşen Heath Ledger? Filmler, diziler bize hep bu fikri aşılıyor; kötü çocuklar değiştirilebilir. Gerçekten aşık olduklarında, “o” kadını bulduklarında dünyanın en iyi sevgilisine bile dönebilirler. Gerçek yaşamda bu ne kadar doğru sahiden? Belki sizin için çapkın bir erkeği dönüştürmeye çalışmak keyifli olabilir, hatta size zafer kazanmış hissi de verebilir. Ama kötü haber şu ki, her şey filmlerdeki gibi ilerlemez. Gerçekte insanların karakteri bu kadar kolayca değişmez. Bir aşk genellikle böyle dramatik bir etki yaratmaz.
- Mutlaka Bir İlişkiniz Olması Gerektiği: Birçok film ise sizde ‘yalnızsanız eksiksiniz’ algısı yaratır. Hatta birçok film ve dizide herkesin çift olmasına vurgu yapılır. Sanki hayattaki tek eksik buymuş ve ilişki edindikten sonra her şey sihirli bir şekilde güzelleşecekmiş gibi. Romantik ilişki sahibi olmak elbette önemli fakat yaşam sırf romantik ilişkilerden ibaret değil.
- Mutlu Sonlar: Hayat her zaman mutlu sonlardan ibaret değildir, sevenler her zaman kavuşmaz. Ve en önemlisi ‘mutlu son’a ulaşmak evlenmekten ibaret değildir. Kimi zaman ne kadar aşık da olsanız ‘mutlu son’unuz tek başınıza hayatınıza devam etmenizi içerir.
- Partneriniz Tarafından Kurtarılma Fantezisi: Depresyonda mısınız? Hayatınızda bir şeyler kötü mü gidiyor? Belki de bir ilişkiniz olması bütün sorunlarınızı çözer. Birçok film bize bunu anlatır. Aşık oldum ve hayatımda her şey yoluna girdi. O benim ‘beyaz atlı prensim’. Pretty Woman’ı birçoğumuz hatırlarız. Son derece güzel bir eskort olan Julia Roberts, zengin bir adamla tanışır, adam ona aşık olur ve hayatı değişir. Böyle mi olur sahiden? Aşık olmak mı kurtarır bizi? Unuttuğunuz bir nokta var. O da şu ki, sizi başkası kurtarmayacak. Öncelikli olarak kendinizi sevmek zorundasınız çünkü kendinizden başka size sahip çıkacak ve sizi kurtaracak birisi yok.
- Kavgaların, Tartışmaların Yumuşak Öpüşlerle Bitebileceği: Friends’teki Rachel ile Ross’u düşünün. Tartıştıktan sonra birbirlerini gördüklerinde öpüşmelerini ve bütün küslüklerin bitmesini. Kendinizi düşünün, partneriniz ile kötü bir kavga ettiniz. Genellikle iki taraf da inat eder. Tek bir öpücükle durum kurtarılamaz. Aslında objektif baktığımızda, öpücük bir şeyin çözümü de değildir. Çözüm, sorunların halledilmesi, iletişimin iyileştirilmesidir.
- Beklentilerin Gerçekliği Aşması: Romantik filmlerin bize empoze ettiği bir diğer şema ise idealizasyonlardır. Erkeklerin kadınları her daim hediyelere boğmaları, sürprizler yapmaları, kadınların hep bakımlı, hep güzel olmaları, aşklarının sadakatlerinin sorgulanmaması… Bunların hepsini birçok romantik filmde görürüz. Sıkıntı şudur ki, gerçek hayatta böyle şeyler yok. Beklentilerin, idealizasyonların duygularınızı ve ilişkilerinizi mahvetmesine izin vermeyin.
Kaynaklar
https://www.imdb.com/
Bir önceki yazımız olan Sosyal Medya ve Depresyon İlişkisi: Ne Yapılmalı? başlıklı makalemizde depresyon, ekran bağımlılığı ve internet bağımlılığı hakkında bilgiler verilmektedir.