Bu içerik, Klinik Psikolog Pelin Bingöl tarafından hazırlanmıştır.
Yunancada “orthos” doğru, geçerli, yanlışsız anlamına gelmektedir. “Orthos” ve iştah anlamına gelen “orexia” sözcüklerinin birleşimiyle oluşturulmuş olan ve ilk olarak Stevan Breatman tarafından (1997) kullanılan “ortorexia nervosa” terimi, doğru yeme saplantısı, sağlıklı beslenme takıntısı olarak ifade edilmiştir (Mathieu, 2005; aktarılan: Altınok, 2020)
Ortoreskiya yeme bozuklukları diye adlandırılan hastalık grupları arasında yeni bir kavramdır.
YAYGINLIK
Tanının yaygınlığıyla ilgili olarak farklı sonuçlar bulunmasına karşın son yıllarda ortoreksiyalı hastaların sıklığında artış olduğu bilinen bir gerçektir. Bazı kişilerin ortoreskiya tanısı açısından daha riskli bir grupta olduğundan söz edilebilinir. Özellikle meslek açısından düşünüldüğünde diyetisyenler ve diğer sağlık çalışanları, vejetaryen ya da vegan tarzı özel beslenme biçimleri olan kişiler, belli bir kilo aralığında kalması gereken dansçılar, mankenler veyahut sporcular bu riskli grup içerisinde yer alan kişilerdir. Ancak elbette her diyetisyenin veyahut her vejetaryen tarzı özel beslenme stiline sahip kişilerin bu tanıya sahip
olduğunu söylemek doğru değildir. Yalnızda bu kişilerde daha sık karşılaşılmaktadır. Bazı çalışmalar erkeklerde kadınlara oranla daha sık görüldüğünü söylerken bazı çalışmalar
kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğünü söylemektedir. Bu durum göz önüne alındığında cinsiyet dağılımı açısından henüz net bir bilgiye ulaşılmadığını söylemek mümkündür.
KLİNİK BELİRTİLER
Bu tanıya sahip kişiler yemek seçiminde biyolojik olarak saf ve organik yöntemlerle üretilmiş, katkı maddeleri ve ilaç kalıntıları içermeyen besinler tercih etmektedir. (Şengül ve Hocaoğlu, 2019)
Aslına bakılırsa biyolojik olarak saf ve organik yöntemlerle üretilmiş, katkı maddeleri ve ilaç kalıntıları içermeyen besinlerin tüketilme isteği ve tüketilmesi birçok bilir kişi tarafından bilimsel
açıklamalarla da tavsiye edilen bir beslenme seçimidir. O nedenle tek başına bozukluk olarak düşünülemez. Ancak bu besinlere yönelik saplantı, yeme alışkanlıkları sebebiyle kendini izole etme,
tercih ettikleri besinler haricindekilere esneklik göstermeme, günün büyük bir bölümünde ne yiyeceğini belirleme, besinlerin içeriklerini detaylı bir biçimde inceleme, tercih ettikleri içeriklere
yönelik besinleri temin etme, sağlıklarını tehdit etmeyecek şekilde yemeği hazırlama ve tüketme gibi durumlara gerek zihinsel gerek fiziksel efor ve zaman harcamak ortoreksiya nervoza
belirtileridir. Ki sayılan tüm bu durumlar kişilerin yaşamlarının bir parçası haline geldiği için diğer psikiyatrik bozuklukların tanısı içinde oldukça önemli bir kriter olarak bilinen işlevselliği bozar ve sonuç olarak patolojik bir tabloya sebebiyet verir.
Bu bireyler bahsi geçen şekillerdeki beslenme uygulamaları bir şekilde bozulduğunda hayal kırıklığı ve suçluluk, iğrenme gibi birçok olumsuz duyguları yoğun bir biçimde yaşarlar. Bu
durumun akabinde ise daha katı bir diyetle kendilerini cezalandırmaya çalışırlar. Yeme alışkanlıklarından kaynaklı eleştirilmekten endişe duyarlar ve bu nedenle olumsuz
etkileşimde bulunmamak adına yalnız olmayı tercih edebilirler. Bu bilgi sosyal izolasyon bakımından risk altında oldukları sonucunu işaret etmektedir. Görüldüğü üzere sağlıklı besinlere olan bu saplantı kişinin gerek sağlık gerek sosyal gibi birçok
anlamda yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilemektedir.
OLUŞ NEDENLERİ
Güzelliğin bir ölçütü olarak zayıf olmanın gerektiği algısı ve medyanın etkisi diğer yeme bozukluklarında olduğu kadar ortoreksiya nervozanın oluşumunda da önemli bir etken olarak
karşımıza çıkmaktadır. Özellikle sosyal medyanın da ilgisiyle hemen hepimiz her gün farklı diyet ve sağlıklı yemek tarif içerikleriyle karşılaşıyoruz. Aynı zamanda birçok üründe katkı ve kanserojen maddelerin yer aldığını belgeleyen haber içeriklerine denk geliyoruz. Böylece bu konu her geçen gün hepimiz için bu şekilde güncel tutulmaktadır. Ortoreksiyayı yordayan değişkenleri araştıran bir başka çalışma ise, sosyal istenirlik, sporu
atlamanın suçluluğu ve sağlık anksiyetesinin, ortoreksiyayı % 46 oranında yordadığını göstermektedir. (Şengül ve Hocaoğlu, 2019)
Kaynakça
Altınok, M. (2020). Yeme Tutumları, Duygusal Yeme, Farkındalıkla Yeme ve Ortoreksiyanın
Metakognisyonlar Açısından İncelenmesi (Master’s thesis, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi,
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü).
Şengül, R ve Hocaoğlu, Ç. (2019). Ortoreksiya Nervoza nedir? Tanı ve tedavi yaklaşımları.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 14(2), 101-104.
Bir önceki yazımız olan Bulimia Nervoza Nedir? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.