Yalnızlığın nedenlerini ele almadan önce yalnızlığı tanımlamak yerinde olacaktır. Yalnızlık, her zaman soyutlanma ile aynı şey değildir. Gerçekleştirdiğimiz toplumsal etkileşim ve bu etkileşimin kalitesi üzerine gelişen algılarımızla ilgilidir. Başka insanlarla az iletişim kursanız dahi bu durumdan memnunsanız kendinizi yalnız hissetmezsiniz.
Yalnızlık ve diğer kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi ele alan çalışmalarda sosyal kaygı, çekingenlik ve kendine saygı azlığının yalnızlık ile ilişki olduğu bulunmuştur. Yalnız hisseden insanlar aynı zamanda daha içe dönük, kaygılı ve reddedilmeye duyarlıdır. Peki yalnız insanların toplumsal ilişkilerde daha başarısız olma sebepleri nelerdir? Araştırmalara göre yalnızlığa katkıda bulunan temel iki özellik vardır; kötümser beklentiler ve temel sosyal beceri eksiklikleri.
- Olumsuz / Kötümser Beklentiler: Yalnızlık hisleri ile boğuşan insanlar, yeni ortamlara girdiklerinde burada yaşayacakları deneyimlerin de eskiler gibi olumsuz sonuçlanacağını düşünürler. Bu kişiler kendilerini değerlendirirken daha olumsuz, başkalarını değerlendirirken daha olumlu bir tavır içerisine girerler. Başkalarının kendilerini çok kötü, olumsuz göreceğini düşünürler ve buna yönelik hareket ederler. “Beni nasılsa beğenmeyecek” beklentisi ile duygularını hoşlandıkları kişilere açmazlar, “Beni sevmezler nasılsa” ön yargısı ile sosyal ortamlara girmemeyi tercih ederler. Yeni tanıştıkları kişilerin kendilerini sıkıcı, aptal, çirkin vb. bulacaklarını düşünürler. Bu nedenle de kendileri diğerlerinden kaçarlar.
- Sosyal Beceri Eksiklikleri: Bazı araştırmalar, yalnızlık döngüsünden çıkmanın sosyal beceri eksikliği olan insanlar için çok zor olduğunu göstermiştir. Sosyal becerileri geliştirmenin en iyi yolu ise başkalarıyla iletişim kurabiliyor olmaktır. Sosyal becerisi olmayan kişiler zaten yeni ilişki kurmakta zorluk yaşadıkları için bu becerilerini geliştirme imkanı da bulamazlar. Bir etkileşimi nasıl başlatacaklarını, bir konuşmayı nasıl canlı tutacaklarını bilmedikleri için bu beceriler de gelişemez. Kişiler arası ilişkilerde edilgen rol üstlenirler, konuşmayı başlatmazlar, kendilerinden çok bahsetmezler. Özel olmayan konuları seçerler, kendilerini açmazlar. Bunun sonucunda da karşıdaki kişiler yalnız insanları tuhaf ya da mesafeli görüp ona göre karşılık verir, onlara yaklaşma konusunda çok istekli olmazlar.
Kaynak
Burger, J. M. (2006). Kişilik: Psikolojinin İnsan Doğası Hakkında Söyledikleri, Kaknüs Yayınları
Bir önceki yazımız olan Suriyeli Sığınmacılara Karşı Neden Ön Yargılıyız? başlıklı makalemizde mülteci, mülteci ön yargı ve ön yargı hakkında bilgiler verilmektedir.