- Korku belirsizlikten doğmaktadır. İnsanlar yapı olarak sonuçları bilinmeyen, kestirilemeyen durumlardan korkarlar. Bu durum çocuklar için de aynı şekilde, hatta daha yoğun derecelerde geçerlidir. Yangın durumunda ne yapılacağını, deprem olursa nereye kaçacağını, bir yerde kaybolduğunda ne yapacağını bilmeyen bir çocuk için çok fazla belirsizlik ve korku unsuru vardır. Bu nedenle anne-babaların çocuklarına tehlikeli durumlarla karşılaştıklarında ne yapacaklarını anlatmaları, bu durumlarla ilgili canlandırmalar yapmaları, oyunların içinde bu konuya yer vermeleri çocukların korkutucu durumlar üzerinde kontrol hissetmelerini sağlayacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken kısım tehlikenin korkutucu ve zarar verici boyutuna odaklanmak yerine, korkutucu durumla başa çıkmak için yapılabileceklere, içsel kaynaklara, güç ve dayanıklılık konusuna odaklanmaktır.
- Birçok anne baba, günlük yaşamın bir parçası olan durum ve kişileri korku nesnesi olarak kullanırken farkında olmadan çocuklara korku da aşılamaktadır. Çocuklar sıklıkla doktor, diş hekimi veya polis gibi yaşamsal alanda ihtiyaç duyduğumuz kişilere ‘götürülmek’ ile tehdit edilirler. “Bak polise söylerim seni hapse atar” veya “Doktora söylerim sana cıs yapar” cümleleri ne kadar tanıdık değil mi? O an için çocuğu yaptığı negatif davranıştan alıkoyan bu cümleler, ilerleyen zamanlarda bu meslek gruplarına ihtiyaç duyulduğunda çocukların yoğun bir korku yaşamalarına ve aşırı tepki vererek bu ortamlardan kaçmalarına neden olur.
- Korku en bulaşıcı duygulardan biridir. Çocuklara, özellikle anne-babalarının korkuları tamamen aktarılmaktadır. Bu nedenle aile bireylerinde ya da yakın akrabalarda aşırı korkan, panik yaşayan, fazla heyecanlı insanlar varsa çocukların bu korkuları içselleştirmeleri oldukça olasıdır. Yaşadıkları olayları şekillendiren, başka durumlarla birleştirerek abartan, hayali senaryolar kuran kişiler de çocuklarda korku yaratır veya halihazırda var olan korkuları pekiştirir.
- Kimi zaman da anne babalar, çocuklara bir şeyi yaptırmak için korku nesnelerini veya korkulu durumları tehdit aracı olarak kullanırlar. Ne yazık ki “Bak böyle yapmaya devam edersen baban hastalanır, ölür” diyerek sağlıkla tehdit etmek oldukça yaygındır. Bu yöntemin bir sonucu olarak çocuk ya “Bir şey yaptırmak istiyorsam ben de tehdit edeceğim” bilincini edinir ya da sergilediği her hoşa gitmeyen davranışta sevdiklerinin başına kötü şeyler geleceğine inanmaya başlar. Bu cümleler çocukların kendilerini “kötü, yaptıklarıyla başkalarına zarar veren, başkalarının başına gelen kötü şeylerin sorumlusu olan, cezalandırılması gereken kişi” olarak etiketlemelerine neden olur. Ayrıca ‘Ben kötü bir çocuğum. Davranışlarım yüzünden birileri zarar görüyor’ düşünceleri yoğun ve baş edilemez suçluluk duyguları yaşamalarına ve korkularının artmasına sebep olur.
- Çocuklarda görülen ve fark etmeden ebeveynlerin yol açtığı korkulardan biri de anlatılan korku dolu hikayelerdir. Çocuklar gelişim süreçleri gereği hayal ve gerçeği uzun süre ayırmakta zorluk çekerler. Bu nedenle de onlara korku dolu hikayeler, cinler, periler anlatmak oldukça sakıncalıdır.
Bir önceki yazımız olan Zehirli Bir İlişkide Olduğunuzu Gösteren 5 İşaret başlıklı makalemizde yanlış ilişki, zararlı ilişki ve zehirli ilişki hakkında bilgiler verilmektedir.